AABK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çağan, Maraş Katliamı’nın hesabı sorulmadığı için yeni katliamların yaşandığına dikkat çekti. Çağan, “Yüzde 50’yi bir araya getirip diktatörlüğe son vermenin yolunu bulmalıyız” dedi.
Halk Ozanı ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çağan, Maraş’ta faşist çetelerin Türk devletinin desteğiyle 19-24 Aralık 1978’te gerçekleştiği katliamın acısının 40 yıl içinde 40 kat arttığını söyledi.
Maraş Katliamı’nın gerçek faillerinden hesap sorulmadığını ve katliamda MİT’in oynadığı rolün gizlendiğini söyleyen Çağan, “Katliamı gerçekleştirenlerin başları milletvekilleri yapılarak ödüllendirildi. Bu, katliamcıları cesaretlendirdi ve yeni katliamların önünü açtı” dedi.
DEVLETİN ROLÜ İTİRAF EDİLMİŞTİ
Zamanın CHP hükûmetinin, katliamı engellemek için güvenlik güçlerini devreye koymak yerine olayları devrimcilerin başlattığı yalanını söyleyerek, katilleri cesaretlendirdiğini söyleyen Çağan, şunları ekledi: “Yıllar sonra dönemin İçişleri Bakanı bunu açıkça itiraf etti. ‘O anda hükümet olarak hiçbir şey kontrolümüzde değildi. Olayları yatıştırmak için böylesi bir açıklama yaptık’ dedi.”
Maraş Katliamı’nın 33. yıl dönümü dolayısıyla bir televizyon kanalında konuşan eski CHP’li İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, “Faşist bir plandı. Engel olmayı bırakın, MİT bizzat katkı yaptı” ifadelerini kullanarak, devletin katliamdaki rolünü itiraf etmişti.
‘HESAP SORULMAMASI YENİ KATLİAMLARA ZEMİN HAZIRLIYOR’
Katillerden hesap sorulmamasının, MİT ve devletin katliamdaki rolünün açığa çıkarılmamasının yeni katliamlara zemin hazırladığı değerlendirmesini yapan Çağan, devamında şunları kaydetti:
“Bu yapılmadığı, katliamcılar ve onları teşvik edenler cezalandırılmadığı ve teşvik edildiği için yeni katliamlar yaşandı. Maraş’ın arkasından Sivas’ta katliam yapıldı. Gazi’de resmen insanlara kurşun sıkarak katliam yaptılar. Gezi direnişi sırasında da katliam yapıldı. Berkin Elvan, Uğur Kaynar’ın öldürülmesi katliam değil miydi? Sur, Cizre, Nusaybin ve Roboski’de katliamlar yapıldı. Cezaevlerinde dört duvar arasında korumasız tutsaklar katledildi. Onlarca, yüzlerce tutsağı katlettiler. Daha önce Maraş’ta yapılan katliamın hesabı sorulmuş olsaydı bu katliamlar engellenebilirdi.”
Demokrasi ve diktatörlükle yönetilen ülkelerin, katliamlara yaklaşımlarında farklılıklar olduğuna vurgu yapan Çağan, 25 yıl önce Almanya’nın Solingen kentinde ırkçılar tarafından 5 Türkiyelinin yakılmasından sonra yaşananlara şöyle değindi:
“Almanya yakılan evi yıktı, yerine bir park yaptı. Parka katledilen 5 kişinin anısına 5 adet çınar ağacı dikti. Her yıl katliamın yıl dönümünde Alman Cumhurbaşkanı buraya gelir. ‘Bu katliam bizim ayıbımızdır’ der ve katliamı lanetler. Burada böyle bir devlet yaklaşımı var. Bir de Türk devletinin katliamlara yaklaşımı var. Dün arkadaşlarımız katledilenleri anmak için Maraş’a gitmek istediler ama devlet tarafından engellendiler. 40 yıl sonra anmalara bile izin vermeyen bir devlet anlayışı var.”
‘DİKTATÖRLÜĞE SON VERMENİN YOLU BİRLİKTELİK’
Çağan, Erdoğan ve AKP’nin katliamları teşvik etmesine tepki göstererek, “Erdoğan, her gün televizyonlara çıkarak ‘bügün bu kadar terörist öldürdük’ diyor. İnsanların katledilmesini yönetiminin başarısına bağlıyor. İnsanlarla aynı düşüncede olmayabilirsin, farklı düşüncelerde olabilirsin ama insanları öldürmekle övünemezsin” dedi.
Çağan, Türk devleti ve Erdoğan’ın bu tutumuna karşı ne yapılması gerektiği sorusunu şöyle yanıtladı:
”Bunun için amasız ve fakatsız bir araya gelmemiz lazım. Kürt, Türk, Alevi, Sünni ve Hıristiyan birlikte hareket etmeli. Anayasa referandumu sırasında AKP-MHP ittifakına karşı yüzde 50’lik bir blok ortaya çıktı. O geniş yelpazedeki yüzde 50’yi bir araya getirip diktatörlüğe son vermenin yolunu bulmalıyız. Şu anda asker, polis, mahkemeler, yasalar, para ve Parlamento Erdoğan’ın elinde. Ama geniş kitleler bir araya gelirse Erdoğan’ın hükümranlığına son verilebilir.”
İNSANLAR SIRF KÜRT OLDUKLARI İÇİN ÖLDÜRÜLÜYOR
Erdoğan’ın toplumu giderek daha fazla ayrıştırmasının sonuçlarından biri olarak Sakarya’daki ırkçı cinayeti işaret eden Çağan, “İnsanlar sırf Kürt oldukları için sokak ortasında kurşunlanarak öldürülüyor. Lafa gelince de Çanakkale, Sarıkamış ve Antep’te Kürtlerle birlikte savaştık gibi laflar ediyorlar. İnsanların ben Kürdüm demesine bile tahammül edemiyorlar. Tahammülsüz bir toplum yarattılar” diye belirtti.
‘KARAMSAR OLUNMAMALI’
Yaşanan tüm baskı ve olumsuzluklara karşı karamsar olmadığını ve gelecekten umutlu olduğunu söyleyen Çağan, “Hitler seçilmişti ve yaptığı tüm işler yasaldı. Çünkü yasaları da kendisi yapıyordu. Yasalar her şey değil, evrensel hukuk önemli. İnsan hakları önemli. Bir ülkenin cumhurbaşkanı kalkıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını uygulamayacağını söylüyor. Sen neyi tanırsın? Ama zulmün en zirvede olduğu dönem diktatörlerin sonunun yakın olduğu dönemdir” şeklinde konuştu.
Kaynak: ANF